SEVDANIN KATİLLERİ

Sevdamı arıyordum bu diyarda. Sevdam bulur muydu beni? Yoksa ben mi bulmalıydım onu? Ben bulmalıydım tabi, peki nasıl bulurdum? Bir çölde yalpalarken mi, dağlarda avaz avaz bağırırken mi, bulabilirdim? Hadi buldum diyelim. Sevebilir miydim bir adamı ömrüm boyunca? Işıldar mıydı gözlerim hep ona bakınca? Bu korku dolu acabalar ne zaman terk ederdi düşlerimi? Asıl korkularım bu değildi aslında. Ya yanlış kişiyi seversem, ya şu anki sözde aşıklar gibi sevdamı kirletirsem. Sevdayı kirletmek ne büyük bir suçtu. Ve bu evrende etrafım sevdanın katilleriyle doluydu. Nasıl katillerdi bunlar? Bu katiller biraz beden tutkunudurlar. Güzel saç, renkli gözler, dolgun memeler ve kalçalar, botoks dudaklar, pahalı hediyeler… Katillerin en sevdikleri şeydir bunlar. Bu özelliklere sahip biriyle bir haftada aşık olabilir, sarmaş dolaş gezebilir, bedenleri zevklerine doyabilirdi. Bedenlerin doyduğu zevke “tutku” dediler. Sahiden tutku böyle bir şey miydi ? Sonra bu yatak odası maceralarını yani tutkularını her arkadaş çevresinde anlatmaya koyuldular. Bunula övündüler. Bir yatak odası macerasıyla övünmek fazlasıyla komik ve mide bulandırıcıydı ama onlar için ise modernizmin aşkıydı bu. Lütfen midem bulandı demeyiniz yoksa yobaz oluverirsiniz. Sahiden bu katiller, bedenleriyle seviştikleri gibi yürekleriyle de sevişiyor muydu? Yüreklerle sevişmek asıl sevda değil miydi? Bunların bu sevdadan haberleri var mıydı? Gördüğüm kadarıyla yoktu. Bir yürekle sevişmek için dolgun bir vücuda ihtiyaç duymazsınız veya öyle süslenmenize de gerek yoktur. Gerekli olan şey aşk, sadece gerçek aşk. Birinin gözlerine aşık olmak mesela, göz rengine değil gözlerindeki o ışığa vurulmak . Birinin sesinde sarhoş olmak, kollarında rahatça uyumak için değil, o sesten milyonlarca şiir dinleyebilmek için. Aşık olmak, dudakların dolgunluğuna değil, gülünce kıvrılan dudak çizgisinde beliren gamzeye aşık olmak. Vücudunda, ellerin gezdiği yerlerde tutuşmaz kor, yüreğe değen ellerde tutuşur. İşte sevda iki beden arası değil iki yürek arası bir mesele. Bu çağda anlaşılması zor bir mesele. O yüzden yüreğinde seviştiğim bir adam istiyorum, ne yapmalı bulmak için? Zaman arşivinde mi kaybolmalı, yoksa bir pencere önünde beklemeli mi ömrüm boyunca?Yoksa tekrar çöllere mi düşmeli, dağlara mı bağırmalıyım? Yoksa yüreğinde sevişecek bir adam bulamadan, sevdanın tadını alamadan, gözlerimi mi kapayacağım?

Yorum bırakın